top of page

TAŞKÖPRÜ ‘DE KURBAĞA TUTANLAR:

TAŞKÖPRÜ ‘DE KURBAĞA TUTANLAR:

Bizim için kurbağalar gölün neşesi, ‘’vırrrakk, vırrak’’ sesleriyle kulaklarımızın pasını alan vokalistlerdi. Bir gün kurbağa avlayarak para kazanacaksınız deseler kimse ciddiye almazdı. Bir şehir efsanesine göre de, üzerinize kurbağa sidiği değdiği yerde siğil çıkardı, bu sebeple pek el sürülmek istenmezdi.

Taşköprü de, Akşehir Gölünde balık, kerevit tutulması normaldi ama bir ara kurbağa avcılığı yapıldı deyince işin rengi değişiyor. Avcılık dediysek, bildiğiniz avcılık değil, kastettiğimiz el ile tutulması. Tutulan kurbağalar Menteşoğlu holding tarafından köylüden alınıp, işlenerek avrupa’ya ihraç ediliyordu.

****

1970’li yıllarda eski Çarşambaspor ve Samsunspor başkanı, Kırkpınar ağası olması nedeniyle Hasbi Ağa diye tanınan Hasbi Menteşoğlu, tatil köyü, salyangoz ve kurbağa ihracatı, seracılık, gömlek, salça, un, nişasta, glikoz, fındık, yağ fabrikaları gibi birçok alanda Menteşoğlu Holding kanalıyla faaliyet göstermekteydi, Avrupa'ya ihracat yapan ilk okul mezunu Hasbi Menteşoğlu, dışa bağımlı olmayan, kırsalı destekleyen bu sektörün yok olup gidişiyle herkesin dilinde acı bir tat bırakan bir kişiydi…

1990 yılında 30 bine yakın insana istihdam sağlayan, 43 işletmesine hayalî ihracat yaptığı gerekçesiyle devlet tarafından el kondu. Zamanla tüm işletmelerine el konduktan sonra iflas eden Menteşoğlu gözlerden uzak bir şekilde yaşamına devam etmiş, 27 Şubat 2002 de ölmüştür.

Renkli, kompleksiz ve medyatik kişiliği ile Türkiye'nin tanıdığı bir isim haline gelen Hasbi Menteşoğlu, şirketlerini Menteşoğlu Holding bünyesi altına toplamıştır.

Özal döneminin çakma prenslerinin söz sahibi olduğu ve saatlik KHK (Kanun Hükmünde Kararname) çıkarılıp adam kayırıldığı, ekonomi dünyasında İlkokul mezunu Hasbi Ağa'nın kanına girip ona yanlış yaptıranlar, pili bitince Hasbi Ağanın fişini çekerek Türkiye'ye en büyük kötülüğü yapmışlardır. Hasbi Menteşoğlu'na hayali ihracatın ne olduğunu bile öğretemezken, onu yoldan çıkarıp adına leke sürdürenler kırsalın mazlumlarının ve halkın düşmanıdırlar. Devlet hırsızların yanında olmuş ve dev tesislerin kapanmasına çanak tutmuştur. Onun yerine Hasbi Ağa'nın kayyum üzerinden işletmeye devam etse, ne o itibar, ne de devlet gelirini kaybederdi. (Şimdi de eskisinden daha kötü). Ondan sonra da bu işi yapan olmadı.


Kurbağa nasıl tutulurdu.

O zamanlar lüks lambaları vardı. Geceleri düztaban kayıkları ile lüks lambası ışığında, bir kişi arkadan, sırıkla kayığı sürerken, bir kişi de önde elleriyle (appazlayarak) ışıktan gözleri kamaşan kurbağaları tek tek toplayıp, bir çuvalın içine atıyordu. Bazen göl kenarında batak yerlerde çizme ile tutulduğu olurdu.

1974 yılı yine memlekette petrol sıkıntısı var, Mustafa (Parlar) ve Ertuğrul (Özer) güçlükle gazyağı buluyorlar lüks lambası için ve bir gece birlikte kurbağa tutmaya çıkıyorlar. Göl üzerinde onlarca Lüks lambasının şavkı düşünce sulara, serin yaz gecesinde hoş bir görüntü oluşuyor, herkes kurbağa peşinde. Ören’lerin tarafa dolaşıyorlar, pek kurbağa yok ama sesleri geliyor. Takip ederek kıyıya çıkıyorlar, kurbağa sanki yaylıma çıkmış.

Kurbağaya el attığın anda korkudan hemen işer, ama işemeye falan bakan yok. Bir, iki derken, iki saatte iki çuvalı dolduruyorlar. Çuvalları sırtlarına vuruyorlar, hem suları, hem sidikleri sırtlarından aşağı serin serin süzülerek kayığa gelip, eve dönüyorlar. Sabahı teslimde


32.kg. geliyor. İyi iş çıkarmışlar, bir çuvala 20 kilodan çok konursa, alttakiler ezilip ölebilirler.

Ben de o sıralar öğrenciyim, yaz tatili için geldiğimde kurbağa tutma operasyonlarına katıldım. Önceleri tiksiniyordum ama zamanla alışıyorsun. Ben daha çok kayık sürerken Mustafa (Parlar) appazlayarak kurbağaları topluyordu. Serin yaz gecelerinde sırtımızda kurbağa çuvalı taşıdık. Siğil miğil de kimselerde çıkmadı, bir şehir efsanesi de çürümüş oldu. İrfan (Özer) anlatmıştı: ‘’kurbağayı bir avuçladım, sidiği ta gözüme geldi.’’

Aynı günlerde Pipici Ahmet amca İzmir’e oğlu Kabil’in yanına gezmeye gider. Ne var ne yok köyde diye sorarlar. ’’Ne olsun be yaa…herkesler Kubaa tutarı, bizim Ali ile büyük oğlu Asan, kandımışlaa uşaa, otuttumuşla kayıın önüne, hadii Mustafaa, hadi Mustafaa deyip kubaaları ona tutturalaa…hayvancıklarda bırrraak bırrak bırak deyip bağrışalaa…’’



Hasan Parlar (2022)

 
 
 

Comments


©2021, Hasan Parlar tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page