top of page

AFYON TAŞKÖPRÜ KÖYÜ TARİHİ

Güncelleme tarihi: 23 Tem 2024

DOYRANLAR KÖYÜ-YENİPAZAR-ŞUMNU’DAN ;TAŞKÖPRÜ KÖYÜ- SULTANDAĞI- AFYON’A:


Doyranlar Köyü, Osmanlı tahrir (vergi) defterlerinde ki kayıtlarda, ilk kayıt 1538 tarihi görülmektedir. Kanuni Sultan Süleyman dönemidir. ‘’Zaviye-i Doyran ve Çoban Pınarı dahi derler’’ olarak kayıtlıdır. Kuruluşta, 3 hane ve 4 bekar nüfus vardır. İlk hane de İdris Dede oğlu Hüseyin Dede kayıtlıdır ve zaviyenin şeyhi olarak görünmektedir [1]. (Günümüzde Hacı Hasanlar olarak devam eden sülale olma ihtimali vardır, Dede torun isimlerinin İdris ve Hüseyin olarak özgün isimler olması, silsilenin devam ettiğini düşündürmektedir.)


Daha sonra Anadolu'dan iskanlar devam etmiş nüfusu artarak 1557 yılında Kılavuzlar adında ayrı bir mahallesi kurulmuştur. Çiftçilik ve hayvancılık (rençber) yaparak geçim sağlarlardı. 1925 yılı nüfus sayımında, 296 hane ve 1410 nüfus görünmektedir.


Günümüzde; Şumnu - Yenipazar - Doyranlar köyü (1893-1902), 1927 - 1939 - 1951 - 1968 - 1989 tarihlerinde Türkiye sınırları içine göç etmişlerdir. Afyon, Sultandağı, Taşköprü köyü’ ne 1927'de (Kara Mustafalar (Kara Hasan - Kara Hüseyin), Mehmet Güveyi’ler, Terzi Aliler, Topallar); Kara Mustafa'nın kardeşi Kara Halil, Kayseri'ye, Şahlılar Afyon merkez köye, 1939'da (Hacı Hasanlar sülaleleri, Zobu'lar) İzmir-Menemen - Maltepe'den, Taşköprü'ye ve diğer yerler; Kayseri Bünyan; Bursa , İstanbul, Edirne gibi yerlere yerleşmişlerdir. Mevcut kalanların ilk kurucularla hemen hemen hiç bağlantıları kalmamış olup, göçenlerin yerlerine Bulgaristan içinden Şop Bulgarları vs. yerleştirilmiştir. (2008 yılı nüfus sayımında 124 hane, 566 nüfus görünmektedir)

1925 yılında ki antlaşmaya istinaden, 1927 de gelenler ''serbest göçmen'' statüsünde gelmişlerdir. Ancak 1928 yılında muhtaç durumda kalanlara iskan yardımı yapılmaya çalışılmıştır. 1939 da gelenler ''iskanlı göçmen'' statüsünde gelmişlerdir.(1934 yılı iskan kanununa göre)


Taşköprü köyü 1928’de İshaklı'nın mahallesi olarak kaydedilmiş, şu andaki yerinin biraz daha doğusunda gavurun çiftliği denen yere kurulmuştur. (önce mevcut, samanlık, ahır gibi yapılar temizlenip bölmelere ayrılarak yerleşilmiştir.)(Bknz. not:6) 1933-1935 yıllarındaki kuraklıkta Akşehir gölü tamamen kurumuş ve köy dağılmıştır [3]. 1937 yılında tekrar geri dönerek, şimdiki yerinde Akarçay’ın batı kenarına kurulmuştur. 1944' te köy statüsü verilmiş ve ilk muhtar Salih Parlar olmuştur.İlkokul da bu dönemde açilmıştır.

Köyde bir adet değirmen (Motorcuların), bir adet pekmezhane - şeker pancarından (Karamehmetlerin), bir adet, köprü başında petrol istasyonu (Pipicilerin) vardı. Çiftçilik ve hayvancılık yapılırdı.


İlk kuruluşu tamamı göçmen köyü olmasına rağmen, 1968 tarihinden sonra Akşehir gölünün taşması, arazilerin göl altında kalması ve Türkiye de sanayileşme neticesi, çoğunluğu Eskişehir, Salihli-Manisa, Bursa, Kocaeli, İzmir, İstanbul gibi büyük şehirlere göç etmişlerdir. Gidenlerin yerine Üçkuyu, Yeniköy gibi yakın köylerden göç almıştır.


Göl taştığında, balıkçılık (Sazan, Turna, Kerevit, Çapak - Tatlı Su Kefali), hasırcılık, kamışçılık yapılmıştır. 1999 yılında Akşehir gölü kuruduğundan balıkçılık bitmiş ve 2007 de göl tamamen kurumuştur. Günümüzde, kalanlar yine çiftçilik (tarla, bahçe) ve hayvancılık yapmaktadırlar.


Taşköprü köyü Göçmen sülaleler ve Bulgaristan yerleşmeleri;


  1. Kara Hasan - Kara Hüseyin (Kara Mustafalar) - Doyranlar (Doyrantsi) - Aşlaklar - Ürüt, Ördek Yusuf - Kıldı, Pipici Ahmet - Karaoğlu, Talipler - Parlar, Motorcular -Aşkın

  2. Hacı Hasanlar -.Doyranlar (Doyrantsi) - Somuncular, Mandacılar - Kadan, Hasta Ahmetler - Tufal, Koca Şükrüler - Demirelli, Kambur Halim - Sadıç, Kara Hüseyin, Kara Mehmetler - Doyran.

  3. Molla Ahmetler - Doyranlar (Doyrantsi) - Ataklı, Tayyip Taşkın (damattır -Mahmuzlu-hafızlar sülalesi-1951 göçmeni)

  4. Korucular-(Bilgi, Balcı Raşitler) - Doyranlar(Doyrantsi) (Koca Muratlar-Balcılar)

  5. Zobular-(Zobuoğlu) - Doyranlar (Doyrantsi)

  6. Mehmet Güveyiler - (Altun) - Doyranlar (Doyrantsi)

  7. Terzi Aliler (Abravacı,Terzi) - Doyranlar (Doyrantsi)

  8. Topallar (Berberler) - Doyranlar (Doyrantsi)

  9. Tülü Mehmetler (Toker)-Doyranlar (Doyrantsi)

  10. Tuzsuzlar –(Akın, Özkan)-Mahmuzlu(Todor İkonomovo)

  11. Nasuf’un Yusuflar (Cengiz)- Mahmuzlu( Todor İkonomovo)

  12. İbrahim Hocalar (Taşköprü'de Tepeli Haliller)-(Bellek) - Mahmuzlu(Todor İkonomovo)

  13. Akçalar - (Aksoy, Tecer) - Akçalar (Belintsi) - Razgrad - önceleri Şumnu

  14. Kulalar - (Kula,Özmen) - Saltıklar(Sredkovets) - Şumnu

  15. Embiyalar (İzzetler - Özer) - Sofular (Valnari) - Silistre - Bir ara Şumnu (iskan Camili köyü-Emirdağ)

  16. Basriler-(Aydın) - Emberler (Kliment) - Şumnu (1951) (iskan Üçkuyu köyü)

  17. Ahmet Hocalar - (Ziya) - Emberler (Kliment)-Şumnu(1951) (iskan Üçkuyu köyü)

  18. Sülüşler (Bekteşler-Pektaş) - Çoban Nasuf (Zagoriçe)-Şumnu

  19. Salih Ağalar (Deli Yusuflar) - (Çetgin, Balkan) - Doyranlar(Doyrantsi), (iskan Tipiköy-Akşehir'den)


TAŞKÖPRÜ KÖYÜ HARİCİ DOYRANLAR'DAN GÖÇEDEN SÜLALELER:

  1. Şahlılar - (Çeki,Hocaoğlu) - 1928'de önce Afyon'a, oradan Bursa - Karacabey -Bakırköy'e yerleşmişlerdir.

  2. Koca Yusuflar - (Güneş) - 1998'de İstanbul'a yerleşmişlerdir.

  3. Kara Halil - (Adanur, Aksoy, Özkaraman) - Kayseri ye yerleşmişlerdir.

  4. Göç Hüseyinler - Doyranlar'a sonradan gelenlerden

  5. Balcı Raşitler

  6. Koca Osmanlar - (Şahin, Ekin) - 1936 - Bursa, Ilgın, Adana.

  7. Murat Hocalar - (Mutlu) - 1989 - İstanbul

  8. Nasuf Hocalar - İstanbul (Hadımköy)

  9. Bakı Mustafalar-İstanbul


************

Rumeli'de, İskanda bir çok isim, cemaat adından gelmektedir. Doyuran cemaati, yörüklerin arasında bayağı nüfuzlu özel bir cemaat olup, Makedonya da bir gölün adı da olmuştur. (Bazı kaynaklarda Toyranlar'da denilmektedir.- bknz:not-7) Takip edilerek Türkmenistan’a kadar gidilebilir. Avşar Türkmenlerinden, Oğuzların Bozok kolundandırlar [2].


Eldeki verilere göre Doyran boyuna ilk kez 11. yüzyılda Türkmenistan'da rastlıyoruz. Daha sonra yaşanan savaşlar ve Moğol baskısıyla Anadolu'ya göç ediyorlar. Adıyaman'dan başlamak üzere Anadolu'da Kuzey ve Güney istikametlerine ayrılıyorlar. Bugün dahi Türkiye'nin farklı yerlerinde Doyran ismiyle köyler vardır. Anadolu Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ise boya mensup aileler Balkanlara göç ediyor [10]. Anadolu da yoğun olarak bulundukları bölge, Sis sancağı (merkez Kozan - Adana) Adana-Maraş bölgesidir ve öncesinde Dulkadiroğulları Beyliği içindedirler.


DOYRANLI CEMAATİ ; Köpekli Avşarı'nın bir obasıdır. 1526 da Halep’in doğusun da bulunan oba 53 hane idi. 1536'da ise nüfusu oldukça artarak 99 haneye çıkmıştır [5]. Daha sonra Sis Avşarlarının bir obasını teşkil etmişlerdir. Bunlar, Çukurova da üç ayrı kol halinde bulunuyordu, birinci kol, 1519 da 12 hane, 3 bekar nüfusla Gendonos mezrasında ziraat yapıyor, ikinci ve üçüncü kol Göçer evler olup, Adana sancağında yerleşik olup, rüsum-u örfiyelerini (vergi) Sis Sancak Beyine veriyorlardı. İkinci kol, 1519 da 45 hane, üçüncü kol ise 11 hane idi. 1523-1524 yılında, birinci kol 12 hane, 4 bekar; ikinci kol, 22 hane 5 bekar; üçüncü kol, 47 hane 10 bekar nüfusa sahipti. 1525 - 1526 da, birinci kol 25 hane 7 bekar; ikinci kol, 38 hane 17 bekar, üçüncü kol 19 hane, 3 bekar idi. 1536-1537 de ise, birinci kol 15 hane, 10 bekar; ikinci kol 40 hane 20 bekar, üçüncü kol 36 hane 11 bekar idi [2].


1536 da Halep Livasında (Sancak),Cema'at-i Doyranlu, Tabi-i Köpekli Avşarı adı altında, 98 hane,1 bennak(baba yanında evli oğul),2 mücerret (bekar) ve Ağnam (koyun vergisi) ve Resm vergi kayıtları, ayrıca Menbiç nahiyesine bağlı Toyran köyü (Karye-i Toyran)( (26 hane,2 mücerret (bekar),1 imam) görülmektedir.(11)


Avşarların, İran bölgesi dışında bir grubu ise Kuzey Suriye bölgesine geçmişti. Moğolların Türkmenlere karşı koymaları üzerine bu grup Avşarların bir kısmı Bizans uçlarına doğru göç ederken bir kısmı da Memluk Devletine sığındı. Dönemin Memluk sultanı Baybars, Türkmenlere Antakya'dan Gazze'ye kadar topraklar verdi ve onlar da Anadolu'nun güney doğu bölgesinin batısıyla Suriye'nin kuzeyine yerleştiler. "Şam Türkmenleri" adını alan bu gruplar arasında Avşarlar da yer almakta ve önemli bir yer tutmaktaydı. Kuzey Suriye bölgesindeki bu Avşarlar, Köpekli, Gündüzlü ve Kutbeğlü/Kutbeği Avşar'ı şeklinde üç aile tarafından yönetilmişlerdir. Köpekli Avşar'ının başında bulunan Hüseyin Bey, Memluk emirlerinin mücadeleleri içerisinde yer almıştır. 1410'da Memluk sultanı Şeyh el-Mahmudi, Hama'da bulunan Nevruz ve Demürdaş üzerine yürüdüğünde Nevruz'un yanında Köpekli Avşar'ından gruplar bulunmaktaydı. Çatışma devam ederken Köpekli Avşar'ı grubu Şeyh tarafına geçerek savaşı Şeyh'in kazanmasını sağlamıştır. 1414'e gelindiğinde ise Köpekli Avşar'ı Malatya'yı ele geçirmişti. Şeyh burayı geri almak ve Türkmenleri kontrol etmek için 1417'de sefere çıktı, Köpekli Avşar'ı Malatya'dan çıkarıldı, fakat Hüseyin Bey şehri yakıp yıkarak halkıyla birlikte Osmanlı topraklarına geçti. Hüseyin Bey, Şeyh'in kuşatmayı kaldırmasından sonra yeniden Malatya'ya gelmeye çalıştıysa da öldürülmüş, yerine Eslemez geçmiştir.


Halep Türkmenleri, Yavuz Sultan Selim'in Halep'i Osmanlı topraklarına katmasıyla Halep Türkmenleri adıyla teşkilatlandırılmışlardır. Bu Türkmen grubunun bir kısmı Halep'in doğu ve güney bölgesinde yaşarken diğer bölümü Anadolu'da Ayıntap, Birecik, Aza, Suruç, Ravendan, Münbiç, Rumkal'a bölgesinde bulunmaktadır. Halep Türkmenlerinin bir kısmı da yazın Sivas bölgesine yaylaya çıkarak Dulkadirli'yle birleşmektedir. Halep Türkmen grupları içerisinde Avşarlardan Köpekli Avşarı, Gündüzlü Avşarı ve müstakil bir Avşar oymağı görülmektedir. Gündüzlü Avşarı, İbrahim Bey yönetiminde olup 1520'de Ulamışlı, Uslu, Avşar, Karabakan ve Beğmeşlü adlarıyla beş cemaatten oluşmaktadır. İlerleyen zamanlarda Avşarların oluşturduğu bu cemaatlerin sayısı değişmiştir. Diğer Avşar kolu Köpekli Avşarı ise 16. yüzyılda Köpekoğlu Burak Bey tarafından idare edilmekte ve Sekizoğlan, Doyran, Alplu, Keçilü, Balabanlu, Eyüblü, Delüler, Gökçeler adıyla bilinen dokuz cemaatten meydana gelmektedir. İlerleyen yıllarda Köpekli Avşarı'na mensup cemaatlerin sayısı artarak elli bire ulaşmıştır.(17)


Köpekli Avşarlarından bir kısmı, 1520'de Turak Bey kontrolünde, 1526 - 1536 arası, Turakoğlu Emenlik başlarında bulunmuş ve 1540 kayıtlarında tahrir defterlerinden çıkmışlardır, Muhtelif yerlere göç etmiş veya sürülmüş olmaları muhtemeldir. Boz - Ulus Türkmenleri arasında da bir Doyran cemaati bulunmaktadır. Bir bölümü Kanuni devrinde Harran’da Mehmet Bilal (diğer adı Evrim Küre Bey) köyüne yerleşmişti. II.Selim devrinde ise 297 hane ve 75 bekar nüfusa sahipti. Boz - Ulus’un Orta Anadolu’ya göçüne katılmayan cemaat, doğu ve güneydoğu Anadolu da yerleşik hayata geçmiştir [2].


Osmanlı belgelerinde, Adana ve Sis’te yaşadıkları belirtilen cemaat Anadolu'da muhtelif yerlere yayılmıştır [2]. Malatya’nın Hekimhan - Arguvan ilçeleri sınırında Molla İbrahim köyünde Doyuran isimli bir tepe (1516 m.) vardır. Adıyaman merkez, Antalya merkez, Edirne merkez (1450'li yıllarda Lofça (Lovec)'te kurulmuş, 1878'den sonra Edirne'ye göçmüşlerdir), Samsun Alaçam, İzmir Tire, Tekirdağ, Samsun Vezirköprü, Balıkesir Edremit, Şumnu Yenipazar ilçelerinde Doyran, Doyranlar adında köyler bunlardan kalmadır. Doyranlı cemaatinin Herikli adıyla bir obası da bulunmaktadır (Hereke - Kocaeli, bu boyun yerleşimlerindendir)[2]. Osmanlı’dan önce, çoğunluğu Dulkadiroğulları Beyliği içindedirler (1298-1522).


DOYRANLARIN YAKIN KÖYLERLE OLAN MESAFE VE KONUMLARI:

  1. Bohçalar (Kaolinova)-Nahiye- 4.km.B

  2. Mahmuzlu (Todor ikonomovo) 3.km.K

  3. Sofular (Valnari) 4,5.km.GD

  4. Kusköy 5.km.GB

  5. Civel (Nikola Kozlevo) 8.km.GD

  6. Yusufhanlar (Pristoe) 8.km. KB.

  7. Çoban Nasuf (Zagorice) 13.km.KB

  8. Saltıklar (Sredkovets) 14.km.KB.

  9. Akçalar (Belintsi) 21.km.KB

  10. Emberler (Kliment) 22.km.B

  11. Yeni Pazar (Novi Bazaar)- İlçe- 38. km.G

  12. Şumnu (Şumen) –İl merkezi- 56.km.GB.

  13. İstanbul 524.km.GD.

  14. Taşköprü köyü 1013.km.GD [9]


KAYNAKLAR:

  1. (XV-XVII) yy.da Anadolu’dan Şumnu’ya (Kuzeydoğu Bulgaristan) yapılan göçler ve kurulan Türk yerleşmeleri - Osman Gümüşçü - Prof. dr. - Çankırı Karatekin Ünv. Hasan Hüseyin Yılmaz - Uşak Ünv.

  2. Avşar Türkmenleri - Adnan Menderes

  3. Akşehir gölünün Akşehir çölüne dönüş süreci ve etki eden faktörler - Toprak Su dergisi - Ali Çatak - Orhan Dengiz - Ondokuz Mayıs Ünv.

  4. Rumeli’de Yürükler,Tatarlar ve Evlad-ı Fatihan- Tayyip Gökbilgin

  5. TD 382 Numaralı Tahrir defterlerine göre Kanuni Devrinde Şumnu Nahiyesi- . Fatih Özdemir - Gazi Ünv.

  6. Bilgi bankası - (Balkanlar.net)

  7. Dünden Bugüne Yahsiyan - Mehmet Koç, Dursun Solmaz

  8. Emberler Köyü Kitabı -Vahit Mutlu-Mustafa Şahin

  9. Dulkadir Beyliği - Prof. dr. Rafet Yinanç

  10. Anatomy of an Immigration: Doyran Tribe from Turkmenistan to Balkans, Selcen Ozyurt Ulutaş - Uşak Ünv.

  11. (397) No'lu Halep Livası Mufassal Tahrir defteri (syf-43)

  12. Hasan Hüseyin YILMAZ-Uşak Ünv.-(xvı. Yy Osmanlı tahrir defterlerine göre Şumnu kazasının beşeri ve ekonomik coğrafyası)-Doktora tezi-2021

  13. Selçuk DEMİR- Atatürk Ünv.-(xvı. Yy. da Niğbolu sancağında nesl-i Timurhanlar.)

  14. Yüksel Özdemir- Eski Sultandağı Bel. bşk. - Saatçi. (Sultandagi03.blogspot.com)

  15. Gülden YÜREKTÜRK Öğr. Gör. Afyon Kocatepe Üni., Atatürk dönemi iç iskân siyaseti, Bolvadin’de iç iskân faaliyetleri (1923-1938)

  16. Musa SEZER-(Dr. Öğr. Üyesi), Erzurum Teknik Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü)

  17. Fatma Akın-Avşarların iskanı (Hitit Üniv. Tarih bölümü)


******

Not-1: Afyon Bolvadin Özburun kasabası Avşar’dır. Çay ilçesi Eber köyü, Avşarların Eberli boyundandır. Herek Oğulları, Herek Uşağı, Hörki, Harikan, Herecli, Herekli, Herikli, Hereke, Hareke, Heriki, Herekyan adlarıyla da tanınır. Sis Avşarlarından Doyranlı’ya mensuptur. Günümüzde Adana’nın Ceyhan ilçesinde Herekli adında bir köy bulunmaktadır. İzmir’in Seferihisar ilçesinde Hereke (Düzce), Bursa’nın Keles ilçesinde Hereke (Çayören), Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde Hereke (Yürük) köyleri ile Rodos adasında Hereke adlı bir yer bunlardan hatıradır. Kocaeli’nin Hereke ilçesini de hatırlatalım. Sivas civarında bulunan Heriklilerin bazılarının da bu bölgede iskan olduklarını söyleyebiliriz. Sivas merkeze bağlı Herekli (Bedirli) ile Gümüşhane Torul’a bağlı Herek köylerinin yanında Tokat’ın Erbaa ilçesinin de eski adının Herek olması onların yerleşimiyle ilgili bize bilgi vermektedir. Ayrıca Ordu ilinin Mesudiye ilçesinde Herközü köyü de bu obayla ilgilidir. Hacıbektaş ilçesine bağlı Karaburna, Karaburç, Kırıklı (Şahinler), Kızıklı (Yeşilli), Köşektaş, Kızılağıl, Kayaaltı, Cağşak (Hacıbektaş İlçesinde), Kozaklı ilçesine bağlı Kalecik, Abdi, Karayanalak (Boğaziçi), Gerce (Kozaklı İlçesinde), İmran (kısmen) Aylı (kısmen) Halaka (kısmen. Yeni adı Dörtyol) Gülşehir ilçesine bağlı Karahöyük, Hacılar, Sığırlı, Yüksekli (Gülşehir İlçesinde) Kırıkkale’nin Delice ilçesine bağlı Herikli köyünüPınarbaşı’nın Gökçeköy ve Kösin köylerinde yerleştikleri anlaşılıyor.Günümüzde Sarız’ın Esirik köyünde oturan Avşarlar, Herekçioğlu adıyla anılıyor. Ayrıca Kuşçu köyünde de kısmen varlar. Bunların lakapları Kıllı’dır. Dadaloğlu bir şiirinde “Oymağın Kıllı” diyor. Boz Avşarların bir kolu Kıllı adını taşıyor. Bunların yörede genel adları ise Türkmenliler’dir. Diyarbakır Lice’de Herak, Çermik’te Herekli, Hakkari Şemdinli’nin Herki (Meşelik) gibi köy adları onlardan kalmadır. Günümüzde Hakkari’nin Şemdinli İlçesinin büyük çoğunluğunu Herikliler (bölgede Herki deniliyor) oluşturmaktadır.(2)


Not-2: EDİRNE-DOYRAN KÖYÜ: XV. yüzyıl ortalarında (1450'li yıllarda) şehrin merkez olduğu Lofça kazası sınırları içinde Alâeddinler, DOYRAN OBASI ve Tatarlar adlı toplam otuz dört hâneli üç Türk köyü kuruldu. 922 (1516) tarihli tahrir defterinde en büyüğü elli bir hâneli Ömer obası olan, toplam 239 müslüman hâneye sahip dört Türk köyü daha kaydedilir. 1122’de (1710) kırk iki hâneli yeni bir köyün (Şahinkaya) mevcut olduğu tesbit edilmektedir. Bu arada hıristiyan Bulgarlar’ın Türk köylerine yerleşmeye başladığı, bu sebeple köylerin İslâmî kimliklerini yavaş yavaş kaybettiği dikkati çeker. 1873’te on köyün hâne sayısı 1596’ya ulaşmıştı ve


bunun % 32’sini hıristiyanlar oluşturmaktaydı.1878 Osmanlı –Rus savaşından sonra Edirne’ye göçmüşlerdir. (Doyran Edirne facebook grubundan alınmıştır)


Not-3: Antalya Doyran ve Samsun Alaçam Doyran köyleri Anadolu da kalan Doyran’lıların kurdukları köyler olmalıdır. Sosyal medyadan Makedonya Doyran için Evrenos Bey hikayesi ve diğer köylerin ‘’Asker doyurdular, onun için adı Doyuran’’ hikayesinin pek temeli yok. Edremit Doyran bunlardan biraz farklı gibi görünmektedir.

Not-4: Bir merak edilen konu da zaviyenin Bektaşi esaslı olup, olmadığı.

Ona ait bir bilgi yok. O dönemde başka tarikatlarda var Nakşibendi, Kalenderi Halfeti de olabilir. Bazıları Tekke, dede olan bütün yerleri Bektaşi yapıyor bu yanlış. Kaldı ki bu dönemin bektaşiliğiyle şimdinin bektaşiliği çok farklı.

Yayında en eski kayıtlarından itibaren 1642 yılına kadar defterlerdeki köy ismi kayıtlarını tablo olarak verilmiştir. Şunu söylemek lazım Sis Sancağı nın yörükleri büyük ihtimal Dulkadiroğullarına bağlı olabilir,

Mahmuzlu; 1530 tarihli Silistre kazası defterinde "Mahmuzlu Kuyusu" Mezrası olarak kayıtlıdır.

Incelenen defterlerde Yörük cemaatlerin nereden geldiğiyle ilgili açık bir bilgi yok. Yerleşme isimlerindeki benzerlik ve tutarlılıktan hareket edilerek bazı çıkarılara ulaşanlar var. Bu yöntem, cemaat ismi taşıyan bazı yerleşmeler için geçerli ama hepsi için değil. Doyranlar için geçerli, çünkü bir cemaat ( boy) ismi taşıyor.(12)


Not 5: XVI.yy. DOYRAN (TOYRAN) ZAVİYESİ, ÇOBAN PINARI DAHİ DERLER:


Sahaya ait mufassal defterlerdeki bazı nefer kayıtlarının üzerürhan, Nesl-i Temürhan ya da Nesl-i Temürhan Şeyh olarak özel durumları belirtilen bir nüfus kitlesi belirtilmiştir. Balkanların Türkleşmesinde asil aileler olan Temürhan soyuna dayandığı ve Demir babanın da bu soya mensup olduğu hakkında bilgiler mevcuttur.


Mufassal defterler incelendiğinde ilk iki mufassal olan 1538 ve 1557 yılı defterlerinde bunların da resm-i çift vergilerinden muaf tutuldukları anlaşılmaktadır. Nitekim 1538 yılına ait Kara Cüllahlar köyünün ilk hanesinin kaydında (Mehmed oğlu İmam Halil Fakih, nesl-i Temürhan, cemi avarız-ı rüsumdan muafdır) bununla ilgili açıklama görülmektedir. 1579 tarihli mufassal defterde ise bu muafiyetlerinin kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Bunlarla ilgili kanunname hükümleri ise mufassal tahrirlerdeki bilgileri doğrular nitelikte olup ayrıca II. Selim dönemine kadar bunların ağnam vergisi nden de muaf tutuldukları hakkında da bilgiler vermektedir.


“Ve defter-i hakanide hasılı tahtında adet-i ağnamı bile yazılmayan karyelerin reayası ellerinde bulunan koyunlarının adet-i ağnamı ve resmi ağılı miri içün alınur Nesli Timurhan Şeyh olanlar şimdiye değin adet-i ağnam virmediklerinin veçhi olmamağın miri içün alınmak ferman olınmışdır”. (Bkz. Akgündüz, a.g.e. 7/I. Kitap Kanuni Devri Kanunnameleri (ıv), 7/II. Kitap II. Selim Devri Kanunnameleri, 1994, s. 720.)


Yapılan incelemede bunlara verilen imtiyazın Balkanlardaki Türk iskânının öncülerinden olan Demir Baba nesli olmalarından kaynaklandığı yönünde bilgiler mevcuttur. Bahsedilen nüfusun en yoğun bulunduğu kaza Şumnu olup sahada bulunan bazı köylere bir ya’da birkaç hane olarak dağıldıkları görülmektedir. Nitekim ilk mufassal olan 1538 tarihli defterde 59;


(Kara Cüllahlar karyesinde 6 hane; Divane Ahmed 3; Balabancı-Kokarca 2; Kılavuz 7 ; Abdi 4; Kalova 7; Demürciler 2; Araplar 1; Saruca Bazerkan 2; Sığırcı 1; Kademlü 3; Keçililer 2; Topuzlar 2; Sağırlar 1; Balluca Balaban 1 ; Çanakçılar 2; Davudlar 1; Hüseyinler köyünde 4 hane olarak kayıtlıdır ) ;


1557 yılı defterinde 57;


(Cansız Ahad Karyesinde 14 hane; Saruca Bazergan 1; Aydın fakih 1; Kademler 3; Kara Cüllahlar 5; Hüseyinler 11; Kulavuzlu 8; Kara Hızırlar 1; Doyran Dede 2; Kalova 3; Hoyna Pınarı 2, Davudlar 2; Divane Ahmed 4 hane olarak kaydedilmiştir);


1579 yılında ise 24 nefer kaydının bulunduğu görülmektedir. Bahsedilen Demir Baba nesli, defterlerde 1538 yılı mufassalından itibaren görülmekle birlikte sayısı değişmiştir. Bunun temel sebebi ise bu nüfusun bir kısmının ilk kaydından sonra aynı köydeki ikinci ya da üçüncü kaydında sipahi raiyyeti olarak yazılması yani ayrıcalıklarının peyderpey kaldırılmış olmasından kaynaklanmaktadır. Nitekim 1538 yılı defterinde Demürciler, Saruca Bazergan, Sığırcı, Keçililer, Davudlar köylerinde kayıtlı bulunanlar 1557 yılı defterinde bu köylerin normal raiyyeti olarak kaydedilmiştir. Kademlü, Hüseyinler, Divane Ahmed, Kara Cüllahlar, Kalova köylerinde bulunanların ise imtiyazları ikinci defterde de devam etmiştir. 1579 tarihli defterde ise Honya Pınarı, Kademlü, Hüseyinler, Kara Cüllahlar, Doyran Dede Zaviyesi ve Kalova köylerinde bunların isimlerine çift hanesi olarak rastlanmış yani normal raiyyet durumuna düşürüldükleri anlaşılmıştır.


İlk mufassallarda verilen imtiyazlardan da devletin bu ailelerin bahsedilen özelliklerinden yararlanmak istemesinden kaynaklandığı gayet açıktır. İskân kökleşmeye başladıktan sonra devletin de mali ihtiyaçlarına binaen bu ayrıcalıkların lağvedildiği anlaşılmaktadır. Çalışılan dönemde bu nüfusun niceliğine dikkat edildiğinde ikinci ve üçüncü kayıtlarda bunlardan olup da nesebi belirtilmeyenler de dahil edildiğinde 1579 yılına gelindiğinde bunların sahada 100 haneden az olmadığı anlaşılmaktadır.


1557 yılı defterinde kayıtlı olan 54 hane Nesli Temürhan’ın (1-14) hane arasında değişen oranda burada bulunan 13 civarındaki köyde dağılışı gösterilmiştir. Buna göre bahsedilen nüfus 8 köyle ağırlıklı olarak Osmanpazarı Platosu’nda yer almaktadır. Nitekim bahsedilen platoda Cansız Ahad köyünde 14; Hüseyinler köyünde ise 11 haneye rastlanmıştır. Bunların haricinde Deliorman Platosu’nda 3 (Kalova, Honya Pınarı ve Doyran Dede); Vrana Ovası’nda 1 (Davudlar); Kirilova Platosu’nda 1 köyde (Kademlü) hane kayıtları bulunmaktadır.

Zaviyelerin bir kısmı Padişah tarafından bu tür yerler için temlik toprağı verilmekte olup, bu topraklar genelde vakfa dönüştürülerek bunların arazileri evlatlık vakıflar olarak, nesilden nesile geçmiştir. Bu durum ise buraların çiftlik gibi sahiplenilmesine ve üzerinde ekonomik faaliyetler yürütülmesine ortam hazırlamıştır. Bunların devlete vermiş olduğu vergilere bakıldığında buralardaki üretimle ilgili bilgilere ulaşılabilmektedir. İlk kayıtlarda dikkati çeken ise buralarda tahıl üretiminin yapılmış olduğudur. Bunların başında da arpa ve buğday gelmektedir. Bir diğer vergi birimi ise kovan vergisidir ki buralarda aynı zamanda arıcılık yapıldığı anlaşılmaktadır. Bkz. Zaviye-i Doyran, Çoban Pınarı dahi derler. (Başbakanlık Osmanlı Arşivi TT. d, nr. 439, s. 133.)

Balkanların koyunu saray tarafından özel tercihler arasındadır. Çünkü buranın koyununun Anadolu koyunu gibi büyük yağlı kuyruğu bulunmamakta, ona göre daha lezzetlidir. İstanbul’un et ihtiyacının başlıca temincisi durumunda olan celepkeşanların sağ kolda en yoğun örgütlenme alanları Yanbolu- Burgaz- Karnobat hattıdır. (Kokdaş, a.g.e., 2007, ss.18-53.) Sahadan İstanbula gelen koyunun sayısının düşmemesi için zaman zaman halkın koyun kesmesi yasaklanarak keçi kesmeye yönlendirildiği de anlaşılmaktadır. Deliorman koyunu, Deliorman dönemi denilen yaz mevsiminde İstanbul’a sevk edilmektedir. (Bkz. Faroqhi.,)

XVI. yy’da İstanbul’un nüfusu 700.000 kişiye ulaşmıştı ve bu şehrin nüfusunun ihtiyaçları, geniş bir coğrafyadan karşılanmak zorundaydı. Şehrin karşılanması gereken ihtiyaçların başında buğday ve et gelmektedir. ( Antony Greenwood, İstanbul’s Meat Provisioning: A Study Of The Celepkeşan System, A Disertation Submitted, Chıcago, Illınois, 1988, ss. 4-8.)

Güney Bulgaristan, Dobruca ve Tuna prensliklerinden yoğun şekilde İstanbul’a hububat nakli yapılmıştır. Köylerinde ise toplanan meyveler, kaklanarak (ortasına iğne kaklanıp, ipe dizilip kurutularak) hoş-âb’lık (hoşaflık) olarak Osman Pazarı, Eski Cuma ve Şumnu gibi pazarlarda satışa sunulduğu bilinmektedir.


Kaynak; 12 ve 13

Not 6: TAŞKÖPRÜ KÖYÜ KURULUŞ ARAZiSi:

iSHAKLI MERALARI- ARAZİLERİ :

Avrupa tarihçilerine göre ETİ, HİTİT, LİDYA, İSKENDER devri, ROMA ve BİZANS'lılara kadar çok el değiştirmiştir. Hatta burada Seba ve Evmenya site şehirlerinin olduğu ve büyük bir medeniyetin yaşadığı rivayet edilir. İlçeye bağlı Taşköprü köyünün yanında ELMACI HÜYÜĞÜ ve köyün kurulduğu yer olan diğer hüyük'ün eski bir yerleşim yeri olduğu sanılmaktadır. Zira bu hüyüklerin karşılarındaki kum tepelerinden eski küpler çıkmakta ve küplerin içinde de, insan kemikleri bulunmaktadır. Bu iki Hüyük'ün çevresi eskiden su ile çevrili imiş. Eber gölünün Akarından gelen su, bu küçük site yerleşim yerlerini korumak için, çevresine hendekler atılmış ve geceleri su ile doldurulmuş olduğu sanılmaktadır. Bu durum ise, buralarının Hurri ve Hitit devrine kadar eskiye gittiğinin belirtileridir.

İSHAKLI'nın arazileri ve meraları Sultan Dağlarından başlayıp, Akşehir gölüne kadar uzanmaktadır.Taşköprü civarından da Üçkuyu sınırına ve yine Akşehir gölüne kadar geniş bir arazi ve meraya sahiptir. Taşköprü köyünün bu arazinin ortasında kurulması ile İSHAKLI'nın arazileri ikiye ayrılmış gibi gözükmektedir. Bu ikiye ayrılma nasıl olmuştur:

İSHAKLI Öteyaka mevkii,Taşköprü hüyüğü altında, İshaklı halkından Bermendeli Yorgi, Dimitri ve Yuvan oğlu İshak ve Demirkol ailesine ait 1500 dekarlık arazileri bulumaktaymış. Ayrıca Akşehirli Öveğin oğulları Toros, Manav ve Nazar kardeşlere ait araziler de vardır.Yine Küçükyan veledi Vartan'a ait arazi, yine Yorgi'ye ait İshaklı da ev, yine Öteyaka mevkii, Taşköprü civarında Arapyan Hayık veledi Artin'e ait arazi bulunmaktaymış.

İSHAKLI da mekan tutan bu Ermeni ve Rumlar, 1.ci dünya savaşı sırasında buralardan göç etmişler, ev, arazileride hazineye kalmıştır. Ev'i 1927 yılında Hacı Aziz oğullarından Mustafa ağa (ŞAHİN) Maliyeden satın almış.Ermenilere ait bir taşınmazı satın alana, ikinci bir taşınmaz mal satılmıyormuş. Esasen Öteyaka Taşköprü hüyüğü altındaki araziyi satın almayı isteyen Mustafa ağa bu araziyi alamayınca,1928 yılında Belediye Başkanlığı yapan Mustafa YAŞAR'a, Muhtar SIRLI Mustafa FINDIK'a, İmam Çakır Hafız Halil ÇELİK'e durumu anlatmış. Bu rum Yorgi ve kardeşlerine ait araziyi alalım ve Meraya katalım. Parasının yarısını ben vereyim, yarısını köylü versin der.Yarın buraya Muhacir verirler, arazimizin ortasında köy olmaz, çok zarar görürüz ve yeni kurulacak köye buraları mera verirler, diğer tarla ve meralarımızda gider demiş. Muhtar; ağa biz bilmeyiz, köylüyü toplayalım izah edelim, kabul ederlerse bir şeyler yaparız demişler. Köylü toplanmış, durumu konuşmuşlar.Toplantıda olanlar, "biz parasını verip arazi alacağız Hacazoğlu (Hacı Aziz oğlu) koyunlarını otlatacak. Hacazoğluna meramı alıp vereceğiz" diye itiraz etmişler. Hacı Aziz oğlu Mustafa ağa, Berber İsmail DEMİR'e, "İsmail toplantıda sen de ol bakalım, şimdi ben gelirsem ters bir şey söylenir sinirlenirim. Sen durumu izah et ve sonucu bana bildir" demiş ve göndermiş. Berber İsmail DEMİR sonucu kendisine bildirmiş ve demiş ki, "Ağa halk istemiyor, Hacaoğluna paramızla otlakiyemi alacağız" diye itiraz ediyorlar demiş. Günün yöneticileride fazla ilgilenmemişler. Hacı Aziz oğlu Mustafa ağa, 20-30 gün içinde 800 lirayı tamamlayıp Bolvadin ilçesindeki Mal Müdürü Esat Bey'e bu araziyi almak için başvurmuş, Araziyi kendi adına almayıp, başkasının üzerine alayım demiş. Mal Müdürü Esat bey, Mustafa ağa emir geldi, bu arazi muhacirlere verilecek artık satamayız demiş.

Hasılı Muhacirler gelmiş, Hacı Aziz oğlu günün yöneticilerine, "Geliniz üst makamlara söyleyelim ve bu göçmenleri İSHAKLI içerisine iskan ettirelim, kendilerine yardım edelim, ev yapımlarında kolaylıklar sağlayalım, Taşköprüye gitmesinler, bu ailelere tarla verilirse bile, orada çalışıp, burada otursunlar" demiş. Demişte, Hacı Aziz oğlunun sözü olmasın da, ne olursa olsun diyenlerin isteği ağır basmış ve Taşköprü köyü kurulmuş. 3750 dekar arazi ölçülmüş köye Mera ve köylüye arazi olarak verilmiş.

Şimdi şöyle düşünebiliriz .Hacazoğlunun sözünü dinleselerdi, hem İSHAKLI'nın nüfusu çoğalırdı.Hem gelen göçmenlerin, çoğunluğu sanatkâr olduğu için, İshaklı'daki sanata katkıları olurdu. Hem Taşköprü'lü Ahmet Usta değirmeni İSHAKLI'ya kurar ve belki ileriki yıllarda bu değirmen un fabrikası olurdu.Hem Mera ikiye bölünmez ve geçmişte Taşköprü ile aramızdaki sürtüşmeler olmazdı. Nüfus artmaya başlayınca, büyük sözü de dinlenmeye başlanır, Belediye yasasından önce gereken tedbirler alınır ve 1930 yılında da belediyelik kalkmamış olurdu. *** Şimdilerde bazılarının Hacazoğlu'nun koyunları Öteyaka dan çıktımı, ekin, dikin, bağ, bahçe demez, yollardan ve boş tarlalardan gitmez, dümdüz önünde ne varsa koyunlarına yedirirdi diyenler, Hacazoğlu'nun dediği o tarlaları alsalardı, Ağa sana otlakiye aldık, bizim ekinlere, bağ ve bahçelere koyunlarınla zarar verme deyebilirlerdi. Dümdüz, ekin, dikin, bağ, bahçe demeden koyunlarını otlatırdı demek ağır bir sözdür. ( maalesef tam da söylendiği gibi olmuştur. Taşköprü halkı kendisinden ve çobanlarından çok çekmiştir.)

Mera olaylarını anlatan ve benimde bu konularda bilgi edindiğim, bir el yazısı mektup Merhum İsmail ŞAHİN tarafından, ölümünden bir süre önce yazılarak, ileride gerekli olur düşüncesi ile ve bana, bu konularda kitap derlemesi yaptığımı bildiği için verilmiştir.


Yüksel Özdemir- Eski Sultandağı Bel. bşk. - Saatçi.


* Bermende: Şimdiki Akşehir Savaş köy

Not:7

Bazı yerde Doyranlar bazı yerde Toyran olarak yazılmasının sebebi dikkatsizlik değil benim, defterlerde orjinaline bağlı kalmaya çalışmamdan kaynaklanıyor. Bu farklılık temelinde Türkçede "te" sesi bir harfle ifade edilirken Arap harflerinde üç harfle verilebilmesindendir. (Kur an okuyabilecek düzeyde harfleri tanıyan birisi bunu çok kolay anlar). Bahsedilen harfler te(ت ), ti (ط ), de (د ) harfleridir. Defterler değişik tarihlerde farklı kişiler tarafından yazıldığı için hazırlayanlar tarafından bu harfler zaman zaman birbirinin yerine kullanılabilmektedir. İncelediğim defterlerde Doyranlar bazen, ti (ط) ; bazen, de(د ) ile yazılmıştır. Tı ile yazılanları Toyranlar olarak; De ile yazılanları ise Doyranlar olarak okudum ki bu metne bağlı kalmak açısından doğrudur. Ama ikisinin de aynı yeri tanımlıyor olması gayet açık olup, bu gösterilmiştir. Bu durum benzer durumda olan başka yerleşmeler de de benzer şekilde verilmiştir.


Kaynak:12

NOT 8:

DOBRUCA BÖLGESİNDE ÜÇ KAZA: HACIOĞLU PAZARI, YENİPAZAR VE UMUR FAKİH (XVIII. YÜZYIL ORTALARINDA NÜFUS VE YERLEŞİM

(Three Distiricts in Dobruca Region: Hacıoglu Pazarı, Yenipazar and Umur Fakih (Population and Settlement in the Mid XVIII.th Centuries))


Yenipazar kazasına bağlı köylerden Kara Gözler, Göçeri, Çanakçı, Sofiler, Yeni Mahalle, Kalakov, Eğridere, Süleyman Voyvoda, Tekye Kozlucası, Tamargöz, Söğütlü, Tekir Mehmed, Mogile, Kocacı, Eski maa Yeni Mahalle, Matara ve Ahi Baba olmak üzere 17 köyde ve bunlardan başka Külefçe köyüne bağlı Kumaste mezrasında sadece Müslüman Türkler yaşıyordu. Zimmilerin kendi başlarına ikamet ettiği köy ise Değirmanlık köyü idi. Müslüman ve zimmi ahali Kiğı(?), Bulanık, Yunus, Neveşte, Markofça, Çoban, Kılnova, Külefçe, Kalu-Kürefçe ve Gâzî Bican köylerinde birlikte oturuyorlardı. Zimmi nüfus bunlardan Neveşte, Markofça ve Külefçe gibi köylerde yoğunlaşmıştı. Keremüddin köyünde ise çiftliklerde bulunan reaya kaydedilmişti.

.

1752 senesine ait avârız defterinden Yenipazar kazasında harap olarak kaydedilen Doyranlar köyünde, Silistre kazasının Mahmuzlu köyünden gelenler ziraat yapmaktaydı. Önceki kayıtlara dayanarak Doyranlar köyünde ziraat eden bir hane yazılmıştı.


Kaynak: 16

Comments


©2021, Hasan Parlar tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page